11 Şubat 2012 Cumartesi

KUPA ARASINA GALİBİYETLE GİRMEK

Pazartesi gününden bugünkü hava atışına kadar hep aynı soruyla karşılaştım: "Erdemir maçını kazanır mıyız?"

Cevap vermek için maçın son düdüğünü beklemek gerek, söz konusu Trabzonspor ise... Her ne kadar ümitle baksak da içimizde devamlı bir tereddüt oluyor. Alıştık gerçi...

Bu sefer korkulan olmadı ve salondan mutlu ayrıldık.

Şimdi notlarımı paylaşayım:

1) Trabzon standartlarına göre oldukça soğuk havaya rağmen Hayri Gür'deki karşılaşmaya ilgi beklentimin üzerindeydi. Sanırım, zamanla salonda kemik seyirci topluluğu oluşmaya başladı. Bundan da önemlisi o topluluğun basketbol bilgisi! Gerekli zamanda DOĞRU tepkiler veren taraftar... İlerleyen dönemde hem sayıca hem de donanım olarak çok daha iyi seviyede olacağımız aşikar. Sırf bunun için bile ligden düşmek gibi bir derdimiz olmamalı!

2) O kadar savruk gardlarımız var ki... Ne oyun temposunu ayarlamada ne top paylaşımında ne de savunmada iyiler. Geçmiş dönemde olumlu beklentiler içine girdiğim oldu. Ancak ne yazık ki zayıf yönlerinden dolayı endişelerimizde yanılmadığımızı üzülerek gördük.

Robinson yine savunmada yoktu. Savunduğu oyuncuya geçildikten sonra takip etmiyor. Çok tembel. Gölge gibi... Yaptığı saçma sapan top kayıplarını anlayan beri gelsin. Bir pozisyonu anlatmaya çalışayım: Ribaundu almış hücuma çıkıyoruz. Russell sanki sahilde yürüyor, 8 saniyeden haberi yok. Bizim seslenmemiz, koçun uyarısıyla yarı sahayı geçti. Çok geçmedi bu pozisyonun devamında topu kaybetti, fast-break yedik.

Gibson ise ayrı vak'a. Şut tercihlerindeki hataları tepeye yazmalıyım. Çoğu sefer topu getirirken zorlandı. Daha önceki yorumlarımda da dikkat çekmiştim: "Takım oyuncusu" olması için uğraşıyor Halil Hoca. İşi zor. Hele All-Star arasından sonra çok dağıldı.

3) Gelelim iyilere... Bana göre maçın adamı Polat'dı. Takım savunmasını adeta bir-iki kademe yükseltti. Farklı bir enerji yansıtıyor oyuna. Sezon sonuna kadar bu çizgisini korursa işimiz kolaylaşacaktır.

Gibson'ın suskun kaldığı maçta skora Kerem'in yaptığı katkı çok önemliydi. Penetreleriyle rakip savunmayı açtı. Polat'la birbirlerini tamamlıyorlar.

Ve Brown... Geçen hafta onun için söyle demiştim: "Elton kenara geldiğinde ribaund sıkıntısı yaşıyoruz". Halil Hoca da böyle düşünüyor olmalı ki 37 dk. civarı oyunda tuttu onu. İstediğini de aldı, ribaundlarda 36 (16'sı Brown'dan) - 20 üstünlük kurduk (İlk yarıdaki maçta ise durum tam tersiydi).

Brown, rakip pota altında fark yarattı, sık sık faul çıkardı. 11/12 FT attı. Bunu şunun için belirttim. Hacettepe Üni. maçında da onu faullerle durdurmaya çalışmışlardı. O gün çizgiden 4/11 atmıştı, direkt etkili olmasa da 76 - 78 kaybetmiştik. İşte faul atışlarının önemi! Bugün biz 21/26 atarken, Erdemir 8/17 attı.

4) Erdemir, ligde en çok saygı duyduğum takımların başında gelir. Mütevazi (lafın gelişi değil gerçekten) bütçesi, genç koçu ile sade, gösterişsiz ama iyi basketbol oynuyorlar. Ve bugün en skorer oyuncuları Henderson'dan yoksunlardı. Dönem dönem 5 yerli oyuncuyla oynadılar. Takdir edilmeli...

5) Bir de hakem konusu var... Ne yapmaya çalıştıklarını biz anlayamadık. Erdemirliler de anlayamamıştır.

6) Eksiklikler: a - Sözde değil özde "oyun kurucu"! Russell da Gibson da hala atmakla meşgul.

b - Üstteki maddeyle ilişkili olabilir... 24 ikilik şut girişimine karşı 29 defa üç sayılık şut denemesi. İçeride böylesine güçlüyken potadan uzak oynamak, zor şutlar kullanmak pek iyi sayılmaz.




Sonuç olarak... Lige verilecek Türkiye Kupası arasını iyi değerlendirip Aliağa'dan zaferle dönmeliyiz. Bandırma Kırmızı önce Washington'lı Telekom'u ardından Fb Ülker'i yeniyor... Antalya BŞB geçen hafta bizi yenen Mersin BŞB'yi yeniyor... Kazanmak lazım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder