28 Ocak 2012 Cumartesi

FIRTINA ve SONRASI

Sözü "Fırtına Öncesi"nde bırakmıştık. Beklediğimiz gibi "fırtına" gibi başladık. Hatta 30 dakikalık bölümü "fırtına" gibi geçtik. Şimdi "sonrası"na bakalım.

TARAFTAR: Trabzon'a, Trabzonspor'a yakışır bir kitle vardı salonda. Kadın - erkek, genç - yaşlı, binlerce sporsever akın etmişti Hayri Gür'e. Coşkulu, gerektiği yerde doğru tepkiler veren taraftarlar... Keşke sonraki maçlarda da bu atmosferi oluşturabilsek.

Maç sonunda yaptığımız sohbette, Lig Tv 3 yorumcusu Sayın Nur Germen, "bu seyirciyle buradan hiç bir takım kolay kolay maç alamaz" diyordu. İyi, güzel ama benzer atmosfer için her hafta Fb Ülker'le oynamamız gerekiyor çoğu kişiye göre... Halbuki iki hafta sonraki Erdemir karşılaşması bugünkünden defalarca daha önemli.

Salona gelenlerin dikkatini çekmiştir: Maç içinde bile yeni kazanımlar sağlayabiliyoruz. Biz faul atışlarını kullanırken "ooooo..." yapma hatamızı maç içinde düzelttik. İlk çeyrekte Gibson faul kullanırken, pota arkasındaki tribündekilerin bir kısmı el-kol hareketleri yapıyordu. Aynı tribün son çeyrekte "sessizlik" oluşması için çabalıyordu. Bu alışkanlıklar bir günde olmayacak, zamanla daha iyi olacağız. Bence, bugünün en önemli gelişmesi budur!

SİTEM: O salona TRABZONSPOR için gelmiş, yüzlerce insanın da gelmesi için çabalamış, gelirken organize olmuş taraftarların üzerine emniyet görevlilerini salan yöneticilere, kulüp başkanına...

Pınar KSK maçında da aynı sahneyi yaşadık. Efendiliğimizden ses çıkarmadık. Lakin, bu sefer susmamız mümkün değil. Sahaya konfeti atanların yanına giden bir tek emniyet görevlisi gördünüz mü? HAYIR! Ancak, tüm salonlarda var olan, Euroleague maçlarında bile kullanılan "maç borazanları" galiba sadece Trabzon'da yasak(!) Düşünün, bir yönetici çıkıp diyor ki "ben hiç bir yerde görmedim bunları"! Ardından toplatılması için başkanınız güvenlik güçlerine talimat veriyor. Deplasmanda böylesini görmedim...

Eğer siz, sizi sanal ortamda ve salonda her daim takip eden taraftarlarınızı, kendi evinizde ezmeye çalışırsanız çıkıp destek filan bekleyemezsiniz. Her yaz başkan, her sezon iki koç ve onlarca oyuncu değiştirirsiniz; fakat bu taraftarı değiştiremezsiniz!

TAKIMIMIZIN İYİSİ: Elton Brown! Vidmar'ı, Oğuz'u, Kaya'yı... Kim savunduysa vurdu geçti. 39 dk. civarında oynayınca yoruldu. Karşısındaki uzunlar da Euroleague seviyesinde, sert uzunlar. Kolay değildi. Yine de koca yüreğiyle müthiş mücadele etti.

TAKIMIMIZIN KÖTÜSÜ: Maç öncesinde "Gibson'ın ayakları yere basmazsa kazanmamız zor" demiştim. O hala uçuyor! Ama ondan da kötü oynayan bir Robinson vardı. Tam anlamıyla, ne yaptığının farkında değildi. Yanlış şut ve pas tercihleri... Gereksiz zorlamalar... Takımın ritm kaybetmesine sebep oldu. Halbuki son haftalarda yükselişteydi. Umarım, Mersin BŞB maçında Grundy'i iyi savunup kendini affettirir.

MAÇIN YILDIZI: Bogdan Bogdanovic diyeceksiniz. Eyvallah... Fakat bana kalırsa Mirsad Türkcan. "Fırtına Öncesi" başlıklı analizimde Fb Ülker'e karşı zone defense uygulamanın mantıklı olacağını belirtmiştim. Kaldı ki Halil Hoca da uzun süre zone kullandı. Dördüncü çeyreğe kadar planı tıkır tıkır işledi. Ta ki, Spahija Mirsad'ı high post'a çekip, oyunu buradan yönlendirinceye kadar. Mirsad, arkadaşlarını buradan besledi. Topu iyi çevirdiler, içeriye indirebildiler. Tecrübe...

HALİL HOCA'ya SORU: "Neden 4 kısa?"

Fb Ülker baskı kurmak, tempoyu artırmak, skor üretmek için 4 kısaya döndüğünde, biz de aynı yöntemle karşılık verdik. Peki bu ne derece doğruydu? Teknik detaylarına girmek istemiyorum. Hocamıza maç sonunda sıcağı sıcağına sormak istemedim. Belki cevabını ilerleyen zamanlarda alırız...

GÜNÜN POLEMİĞİ: Hatırlar mısınız? Hacettepe Üni. maçının son topunda Gibson, 76-78 gerideyken iki sayılık daha kolay bir şutu tercih etmeyip "shot to win"i tercih etmişti. Denediği üç sayılık şut isabetli olmayınca kaybetmiştik. Bugün maç sonunda yine 2 sayı gerideyken top Gibson'ın ellerindeydi. Bu sefer penetre edip faulü aldı, atışları sayıya çevirdi, maç uzadı. Görüştüğüm birçok kişi "keşke Gibson üçlük deneseydi" diyordu. Sizin fikriniz nedir bu konuda?

1 yorum:

  1. Bence Gibson son şutu öyle kullanması mantıklıydı en azından uzatmada şansımız olabilirdi. Zira dışardan kullanacağı 3 lüğün girme garantisi yok. Nasıl maçı uzatmaya götürmene rağmen yorgunluktan sebep kazanma ihtimalimizin olmadığı gibi.

    Yazı için de eline sağlık. Aynı fikirler de birleşiyoruz.

    YanıtlaSil